Beğendiğim Alıntılar

innocence, three components of self compassion

midnfulness, common humanity, self kindness.

Julian Barnes

“Çocukluk anıları, sen uyandıktan sonra seninle kalan rüyalardı.” Julian Barnes

Ivan Turgenyev

Başlamak için her şeyin hazır olduğu o doğru zamanı beklersek, asla başlayamayabiliriz!

Nonviolent Communication

Questioning every thought, opinion or assumption is a crucial practice in Nonviolent Communication. (NVC).
https://www.instagram.com/p/C2Sxg9GOdjE/?utm_source=ig_web_copy_link

Joanna Macy

Aktif Umut, uğruna harekete geçebileceğimiz yaşamın güzelliğine uyanmaktır. Biz bu dünyaya aitiz.

Onuru olan biri asla yoksul değildir

📕Alfred Adler hakkında anlatılan bir hikâye vardır, sıklıkla hastalarla ilk muayenesini gerçekleştirdikten sonra -hasta ona semptomlarından bahsettikten ve öyküsünü anlattıktan sonra- "Tedavi olsaydın ne yapardın?" diye sorarmış. Cevabın ardındansa "O halde git ve yap" dermiş. Tedavi olmak, nihayetinde hep yapmak istediğiniz şeyi yapmak anlamına gelmektedir. Adlerin sorusu daha çağdaş ve incelikli aile terapilerinde şöyle olabilir: "İyileşseydin hayatın nasıl farklı olurdu?"

📕Büyümek, daha iyi olmanın ne olduğunu kavramaktır.

📕Eğer ateşiniz varsa veya bacağınız kırıksa ne yapmanız gerektiğini bilirsiniz; ama eğer utanç duyduğunuz bir şey varsa veya kalbiniz kırılmışsa bu o kadar açık değildir.

📕D. W. Winnicott, Aziz Luke Kilisesi'nde doktorlara ve hemşirelere verdiği "Tedavi" başlıklı seminerinde "Dilimizde tedavi adında güzel bir kelime var. Bu kelimenin dili olsa bir hikâye anlatması beklenebilir. En yüzeyde "tedavi" kelimesi, dini ve tıbbi uygulamada ortak bir paydaya işaret eder. Bence özünde tedavi, bakım demektir. 1700'lerde tıbbi tedavi için bir isme dönüşmeye başladı" demiştir.

📕Değişiyoruz çünkü kendi hazzımız hakkında yanılmışız. Bazı insanlar için -ya da bazen hepimiz için- tüm değişimin yıkıcı bir değişim olması şaşırtıcı değildir. Putlarımıza gizlice tapmaya devam etmek istiyoruz, oysa bunu yapmamakta alenen bir haz vardır.

📕İyi bir yaşam, başka ne olursa olsun, tanınabilir tatmin edici hazlar içermelidir.

📕Bugünü değiştirmeye yönelik her niyet, geleceğe yönelik her amaç, geçmişten gelen bir arzu olarak başlar.
📕Hüsranlarımız, istediğimiz şeye dair en iyi ipucumuzdur.

📕Boşluğun içinde veya boşlukla ne yapılabilir? Görmeyi dört gözle beklediğiniz birini beklerken, beklemekten başka bir şey yapabilir misiniz? Ve sonunda bekledikleriniz geldiğinde bunun tadını çıkarabilir misiniz? Nasıl beklediğiniz sizi tanımlar ve her şey sona dair duygunuza bağlıdır.

📕Gözden ırak olan gönülde tutulur, ta ki tutulmayana dek

Mevlana

Her şeyi ârifâne söylemesini bilen Hazreti Mevlânâ şu beyti ile güpe gündüz fenerle insan arayan Diyojen’i bize hatırlatır:  
  
“Dün şeyh eline bir fener almış. Şeytanlardan, canavarlardan bıktım, usandım; ben gerçek insan istiyorum, gerçek insan istiyorum.”(Dîvân-ı Kebîr, c. I, 441)  
  
Bir mütefekkir, insanları binalara benzetir. Binaların caddelere bakan tarafları güzel, temiz ve süslüdür. Arka tarafları ise bakımsız ve kirlidir. İyi insan dediğimiz kişi, yalnız bir cepheden bakıp, onun iyi taraflarını gördüğümüz, beğendiğimiz kişidir. Halbuki iyi taraflarını görüp, beğendiğimiz kişinin çok fena tarafları da olabilir. Aksine, fena saydığımız, nefret ettiğimiz kişilerin de çok iyi tarafları bulunabilir. Şu halde, insanlar hem iyi, hem de kötüdür. Hazreti Mevlânâ, insana yalnız bir cepheden bakmaz, insanı birçok cepheleri ile ele alır. İnsanın kurtuluş yollarını araştırır. Onu kusurlarından arındırma ve onu gerçek insan yapmağa gayret sarfeder. Tabiatı icabı, insanda bulunan hayvanlığı gidermeye uğraşır.  
  
Mesnevî’nin II. cildinin 1416. beyti ile başlayan kısmında Mevlânâ der ki:  
  
“İnsanın vücudu, içinde yırtıcı hayvanların dolaştığı bir ormana benzer, parçalanmamak, yok olmamak için çok uyanık bulunmamız lazım. Bizim vücudumuzda binlerce kurt, binlerce domuz, temiz, pis, güzel, çirkin binlerce sıfatlar vardır.  
  
İçimizde bulunan bu sıfatlardan hangisi galip gelirse, biz onun hükmü altına gireriz. Zaman olur, insanın içinde bulunan kurt, vücûd şehrinde duruma hakim olur, o zaman insandan kurtluk vasfı zuhur eder. Zaman olur, insan ay gibi Yusuf yüzlü bir güzel haline gelir. İyilikler, kötülükler, kinler, nefretler gizli yollardan, gönüllerden gönüllere akıp durmaktadır. Kalplerde her an bir çeşit şey baş gösterir. İnsan bazen hayvanlaşır, bazen melekleşir, bazen tuzak kesilir, bazen de yırtıcı hayvan olur.”  
  
Görülüyor ki Hz. Mevlânâ, insanı daha etraflı olarak, çeşitli yönleri ile ele almaktadır. Şu halde insan, mutlak olarak iyi de değildir, kötü de değildir. bazen iyidir, bazen kötüdür. Nitekim bir rubaisinde:  
  
“Bazan melekler bizim temizliğimizi kıskanırlar, bazan da şeytanlar kötülüğümüzden kaçar.” diye buyurmaktadır.  
  
{ŞEFİK CAN, MEVLÂNÂ Eseri, sf. 154}